3 Ocak 2014 Cuma

KADIN OLMAK MI? iNSAN OLMAK MI?

     

     
    Bugün hızlı bir gün geçiyordum ki bir yazıya toslayıp kaldım. Sabah gayet sakin bir şekilde kitaplarımla başlayan günün ardından seanslarımı yaptım, insanların hayatlarına dokunmanın mutluluğuyla elim yine hobilerime gitti ve ortaya bol çikolatalı pasta çıktı derken nihayet oturabildim ve Facebook'ta sevdiğim bir arkadaşımın paylaştığı bir yazıya tosladım. Evet evet resmen tosladım... Günün hızıyla bir anda beni durdurmaya yetti. Yazıdan genel olarak bahsedecek olursam; kadınların hayatta yaşadıkları zorluluklar, mağduriyetleri vs...  

     Bir an sinirlendim. İnsanlar, daha doğrusu kadınlar bu hayatı nasıl kabul edebiliyor? Ben orada bahsedilen kadınlardan değilim; öncelikle ona bir açıklık getirmem gerekiyor. Ben kurbanlığı seçmiyorum sevgili arkadaşlar, güçlükler yaşanabilir elbette hayatta. Bunlardan bahsetmiyorum ama kurbanlığı etiket olarak kabul etmek neden? Sonra bu duruma sinirlenme durumuma dedim ki; "Bu siniri nasıl dönüştürebilirim?" İçsel rehberlikten cevap geldi "Bloğa yaz" ve yine buradayım.

    Şimdi ben bu yazıya neden tosladım ona gelecek olursam, millet olarak en çok hoşlandığımız şeylerden biri de etiket yapıştırmaktır. Bu iş ilk başlarda "kadın, erkek" durumuyla başlar, "dul, evde kalmış"a kadar gider. Diyorum ya pek severiz etiketleri yapıştırmayı. Peki anlıyorum, yapıştırılıyor da neden bu durumu biz de seve seve kabul edebiliyoruz? Bu etiketleri kabul etmeden önce iyi bir amaca hizmet ediyor mu? Etmiyor mu? Düşünsek ne kadar güzel olur. Tamam kabul ediyorum bazen bu etiketleri bilinçaltımız bizim yerimize yapıştırabiliyor da biz hoşlanmadığımız halde onu neden oradan söküp atmıyoruz? Eğer kafanızdaki kadın ya da erkek kavramınız sizi mutsuz ediyorsa, kadın deyince "dayak yiyip, susan" birini düşünüyor ve "hep kadınlar mutsuz oluyor, lanet olsun" diyorsanız,  kadın tanımınızı sizin için kullanışlı olacak şekliyle değiştirmeye ne dersiniz? Kim bilir belki diğer kadınlara da örnek olursunuz...

    Esasen etiketleri değiştirmiyoruz çünkü değiştirmek demek hayatın tüm sorumluluğunu üstüne almak demek oluyor. Ve biz de korkuyoruz. Öyle ya kadınlar değişmeye de korkarlar...

   Bu yazıyı kadını güçsüz göstermek için değil tam tersi herkesin içindeki o dişil enerjiyi farkettirmek için yazıyorum. Etiket yapıştırmıyorum. Kadın olmak da değil burada mühim olan.  Esas mesele kişinin varlığını güçlü, başarılı, çalışkan, her durumu rahatlıkla idare edebilen, özgüvenli olarak kabul etmesi.

    Niçin varoluşunuzun kadın mı, erkek mi, ya da herhangi bir etiket olmaksızın güçlü, mükemmel, kusursuz, "bir"in bir parçası, evrenin tüm bilgeliğini üstünde taşıyan biri olarak selamlamıyorsunuz?

   
İnanın; erkek şöyledir, kadın böyledir, şu şöyle, bu böyle diyerek hayatın sorumluluğunu almamak, sorumluluğu alıp dimdik, cesaretli, güçlü, başarılı, inançlı bir şekilde ayağa kalkmak ve varoluşunuzu selamlamak çok daha basit ve çok müthiş bir varoluş hissidir. Gelin sevgili hemcinslerim ve hemcinslerim olmayanlar (!) ya da boşverin 'hemcinsler etiketini' sevgili dünyamın kusursuz varlıkları; gelin hep beraber varoluşumuzun mükemmelliğini selamlayalım...

Yazıyı yazdıktan sonra gözüme takılan örnek bir dişi için tık tık  http://onedio.com/haber/vahsi-yasamin-icinde-buyumus-tippi-nin-16-cocukluk-fotografi-228958

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder