24 Aralık 2013 Salı

ŞÖFÖR BEY SAĞDA İNECEK VAR

     



          Yazılarımı yazmam, bir şeyler yapmam, çizmem, izlemem, okumam için gün içinde mesajlar alırım ve bugün de yine aynı şekilde mesaj aldım ve buradayım. Aslında yazmak istediğim konu başkaydı fakat son "an'da" değişen gündemle bir an da öncelik değişverdi. Ben de evrenin işine karışmayayım, akışa müdahale etmeyeyim derken gündemi değiştirdim. Aslında her şey bu sabah kendime  "sevgili bilinçaltım, insanlara faydalı olabilecek yazı yazmam için gereken her ne varsa lütfen onu bilinçli farkındalığıma gönder" dememle başladı . Hayat bu ya; o da tam olarak metroda karşıma çıktı.

        Her şeyden habersiz, metroya bindik ve oturduk.  Sessiz sakin kitap okuyup, bir yandan müzik dinleyerek keyifli bir yolculuğa başladık derkeeen, tam yanımızda ayakta duran iki adamın birbiriyle tartışmaya başlamasıyla bir şok olduk. Bir de olay tam olarak 1 cm yakınımızda gerçekleşiyor. Hemen ho'oponopono yöntemini yapmaya başladım. Biliyorsunuz ki ho'oponopono; dışarıda karşılaştığımız, birinde gördüğümüz her şeyin bizim içimizde olduğunu, bizim bir parçamızı aynaladığını  söyleyen ve onu iyileştirmeye yarayan bir yöntemdir,  Bu öğretide temel 4 cümle vardır; "teşekkür ederim, seni seviyorum, lütfen beni affet, özür dilerim" şeklinde. Ben de tartışmadan odağımı kesip, başladım cümleleri tekrar etmeye ve baktım tartışma duruldu. Derin bir "oh" çekip tekrar kitaba ve müziğime geri döndüm. 5 dakika geçti geçmedi bir de baktım ki tartışmaya vücut dili de dahil edilmiş. Eller, kollar, yumruklar havada uçuşuyor. Hem de 1 cm yanımızda. Hemen derin nefes alıp başladım tekrar ho'oponopono ya.  Baktım yine kesildi kavga ve neyse ki bu sefer tamamen son buldu. Oradan bir amcadan gelen cümle "özür dileyip, teşekkür etmeyi öğrensek her şey harika olacak" . 

             Bingooo...

             Neden o olaya şahit olduğumuz anlaşıldı. Bilinçaltımın bana mesaj gönderme şekli bu. Hemen o anda teşekkür ettim ve ekledim "lütfen bi daha ki sefere, sadece içses olarak gönder!".
Unutmayın evrende her istek tıpki sizin istediğiniz şekilde cevaplanır. Nasıl istediğinize dikkat edin. Benim gibi navigasyona adresi girdikten sonra, ne şekilde gitmek istediğinizi yazmazsanız, sonradan "ama ben en kısa yoldan gitmek istiyordum, neden bu kadar uzun sürdü"  diye hayıflanırsınız. Çoğu insan bundan dert yanar "istiyorum istiyorum olmuyor, gerçekleşmiyor". Hayır efendim evrende her şey cevaplanıyor, hem de tam istediğiniz şekilde. Peki siz neyi nasıl istediğinize dikkat ediyor musunuz? Nasıl ki doğru adrese gitmek için navigasyona adresi doğru ve net bir şekilde girmek zorunda kalıyorsak, isteklerimizi de net ve olumlu bir şekilde dile getirmeliyiz. Çünkü evrende de aynen işler bu şekilde işliyor. Bu arada bu evren denen şey "- meli, -malı" ları da anlamaz. Siz "başarısız olmak istemiyorum" dersiniz ama evren bunun sadece başarısız olmak kısmını alır, hoop o gün konferansınız başarısız geçti. Sonra başlarsınız yakınmaya "yok şekerim ben anlamıyorum öyle evren filan, istiyorum istiyorum evren benimle ilgilenmiyor". Bir de böyleleri vardır; evreni eski sevgilileriyle karıştıranlar, evrenden ilgi bekleyenler ki bunlar başlı başına bir yazı konusu. O yüzden bir daha düşünün; daha çok olmasını istemediklerinizi mi, yoksa olmasını istediklerinizi mi istiyorsunuz, düşünüyorsunuz ?  
        
          Ama inanın bana hepimiz kusursuz bir bütünün parçasıyız. Eğer bir şey istediğiniz gibi olmuyorsa ya gerçekten istemiyorsunuzdur ya da adresi net ve olumlu olarak navigasyona girmemişsinizdir; yani tam olarak sistemi henüz doğru anlamamışsınızdır.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder